HAYAT KISA
Biz insanlar çoğunlukla çok kısa bir süre için dünyaya geldiğimizden yakınırız dururuz. Yaşam öyle çabuk geçip gider ki küçük bir azınlığın dışında tüm insanları tam yaşamaya hazırlanırken terk eder. Aslında çok kısa bir zamanımız yok. Zamanı yitiren biziz.
Hep hayatı yaşamayı emeklilik yıllarına bırakıyoruz. Neden sevdiğimiz şeyleri yapmak için emekli olmayı bekleyelim ki. O zaman demek ki sevmediğim bir iş yapıyorum ve güzel olmasını istediğim bir çok şeyi erteliyorum. Ya sonra, o gün geldiğinde ben istediğim hayatı yaşamaya başlamak için hazır olacak mıyım?
Hep yaşayacakmışız gibi yaşıyoruz; belki bu son gün. 50–60 yaşlarında her şeyi bırakıp kendilerine zaman ayıracağını, kitap okuyup gezeceğini söyler birçok insan. O günleri göreceğimizin garantisini kim verebilir ?
Güzel ve rahat günlerin gelmesini beklerken neler yaptığımıza da bir bakarsak. Neyi hakediyoruz? Hayat bize ne hakediyorsak onu vermiyor mu? Peki sizce bu kader mi? mücadele etmeden, plan program yapmadan ve dahası azim ve çaba göstermeden hangi değerli şeye sahip olabiliriz ki..
Ne kadar zamanı boşa geçirdiğimizi soralım birde. Maddiyat, Hırs, ihtiras peşinde koşmakla, dedikodu yapmakla, televizyon karşısında boş yere oturmakla ne kadar zamanı kaybediyoruz? Tasarladığız gibi geçen günlerini de bir değerlendirelim. Böylesine uzun bir yaşam boyunca neler başardık? Kaç kişi sen ne yitirdiğini bilmeden yaşamını çaldı senden. Önemsiz bir üzüntü, lüzumsuz bir kaygı, aptalca bir sevinç, çıkara dayalı bir arkadaşlık ne kadar zamana mal oldu?
İşte bu durum sorgulamamız gereken şeyin ne olduğunu açıkça ifade etmiyor mu? Sevdiğimiz ne varsa onu yaparak hem maksimum verim hem de hayattan en üst seviyede keyif almaya başlamamak için ne sebebimiz olabilir. Neden devam ediyoruz sevmediğimiz işleri yapmaya?
Sonuçta bir kişinin nasıl yorgunluktan bitip düştüğünü ve hiçbir şeyi doğru dürüst yapamadığını görüyoruz, çünkü “Kaygılar arasında bocalayan bir zihin, bir şeyler almaya elverişli degildir. Tıka basa dolmuş gibi geri atar her seyi. Yorgunluktan bitkin düşen bir insanın en son yapacağı şeydir yaşamak.”