Sen Öncekiler Gibi Değilsin
Edepsizin biri Hz. Ali’ye gelmiş, yönetiminden şikayet ederek kendisine; “Sen öncekiler gibi değilsin, başımıza gelenler hep senin yönetiminden ve senden dolayı geliyor” diyerek hakaret eder.
Hz. Ali şu cevabı verir: Ebu Bekr’in yanında biz vardık, Ömer vardı, Osman vardı… Ömer’in yanında da yine biz vardık. Fakat benim yanımda onlar yok, siz ve sizin gibiler var! Olanlar bundandır…”
Varlık Nûru Efendimiz (sav), İsrâ ve Mîrâc hâdisesini Kureyş müşriklerine haber vereceği zaman:
“–Ey Cebrâîl! Kavmim beni tasdîk etmez!” dedi.
Cebrâîl (as):
“–Ebû Bekir Sen’i tasdîk eder. O sıddîktır.” dedi. (İbn-i Sa’d, I, 215)
Nitekim müşrikler, Mîrâc hâdisesini duyduklarında, derhâl Hazret-i Ebû Bekir’e gittiler:
“–Arkadaşın, bir gece içinde Mescid-i Aksâ’ya gittiğini, oradan da göklere çıkıp sabah olmadan tekrar Mekke’ye geldiğini söylüyor. Bakalım buna ne diyeceksin?” dediler.
Ebû Bekir (ra), Hazret-i Peygamber (sav)’e olan dâsitânî îman sadâkatinin şevki içinde:
“–O ne söylüyorsa doğrudur! Çünkü O’nun yalan söylemesine imkân ve ihtimal yoktur! Ben, O’nun her getirdiğine peşînen inanırım…” dedi.
Müşrikler tekrar:
“–Sen O’nu tasdîk ediyor, bir gecede Beytü’l-Makdis’e gidip geldiğine inanıyor musun?” dediler.
Hazret-i Ebû Bekir (ra):
“–Evet! Bunda şaşılacak ne var? Vallâhi O bana, gece veya gündüzün herhangi bir vaktinde kendisine Allâh’tan haber geldiğini söylüyor da ben yine O’nu tasdîk ediyorum.” dedi.
Daha sonra Ebû Bekir (ra), o sırada Kâbe’de bulunan Peygamber Efendimiz‘in yanına gitti. Olanları bizzat O’nun mübârek fem-i saâdetlerinden dinledi ve:
“–Sadakte (doğru söyledin) yâ Rasûlallâh!..” dedi.
Allâh Rasûlü (sav) de, O’nun bu tasdîkinden gâyet memnun kalarak cihânı aydınlatan tebessümüyle Hazret-i Ebû Bekir’e:
“–Ey Ebû Bekir! Sen “Sıddîk”sın!..” buyurdu. (İbn-i Hişâm, II, 5)
O günden sonra Ebû Bekir (ra), “Sıddîk” lâkabıyla meşhur oldu.İşte îmanda sadâkat… Bütün mes’ele doğruyu bulmak ve ondan hiç ayrılmamak… (Osman Nûri Topbaş, Faziletler Medeniyeti-1, Erkam Yay.)