Rızık Veren Allah’tır

Cenâb-ı Hak buyuruyor: Bismillahirrahmanirrahim

“Şüphesiz rızık veren, güç ve kuvvet sâhibi olan ancak Allah’tır.” (Zâriyât, 58)

Rasûlullah (sav) efendimiz buyurdular:

“Güvenilir hazine bekçisi, emrolunduğu şeyi gönül itmi’nânı ile tasadduka muhtaç birine verendir. Kulların elleri Allah’ın hazineleridir. Kimin eli Allah’ın kasası gibi kılınmışsa, onun lisanı da kalp rızıklarının hazinesi gibidir. Allah o kimseye bu sıfatı da katmıştır.” (Buhârî, İcare 1. Vekale 16; Müslim, Zekat 79)

İnsanların zihnini, elde edememe veya kâfî gelmeme endîşesine sürükleyen ve son derece meşgûl eden mes’elelerin başlıcalarından biri de “rızık”dır ki, dilimizde “nasîb, kısmet ve dünyâlık” diye de ifâde edilir.

Rızık, kader programının ağırlık merkezini teşkil eder. Rızık, insanın ana karnında teşekkülü ile başlar, kader sicilindeki kayıtlara uygun olarak ecele kadar devam eder. Ecel, bir mânâda dünyâya âid rızkın bitim noktasıdır.

Rızık, bütün mahlûkat için ezelde takdîr olunmuştur. Artmaz ve eksilmez. Sebeplere tevessül ise, rızka sebep olarak takdîr olunduğu kadar netice verir.

Dolayısıyla bütün mahlûkâtın rızkı Allâh’a âiddir. Âyet-i kerîmede buyurulur:

“Yeryüzünde yürüyen her canlının rızkı, yalnızca AIlâh’ın üzerinedir.” (Hûd, 6)

Allâh (cc), her canlının rızkını ayrı ayrı ihsân eyler. Bu sebeple Hakk dostları, bülbüllerin gül dalındaki terennümlerini, ilâhî lutuflara bir şükür olarak tefsîr ederler.

Bir Hakk dostu, rızık endîşesi içinde olanlara der ki:

“Bu kadar mahlûkâtın hangisinin gece gündüz rızıkları te’mîn edilmiş ambarlarda saklanmaktadır? O canlılar hiçbir zaman bir rızık endîşesi duymazlar.” (Osman Nûri Topbaş, Altınoluk Dergisi, Temmuz-1999)

Her Güne Bir Esma-ül Hüsna (Allah’ın En Güzel İsimleri)

el-Celil: Azamet sahibi, celâlet ve ululuk sahibi demektir.

Kısa Günün Kârı

Her şeyin hazînelerinin AIlâh’da olduğu ve ilâhî bilgiye göre, yâni kader programına uygun bir şekilde gerekli tevzîât yapıldığı, Kur’ân’la sâbittir. Mü’minler, bu maddî farklı durumlarının kendilerine hayır olduğu inancı içinde olmalıdır. Şâyet hayât nizâmı, insanların âciz idrâklerine, birbirine uymayan istek ve istîdâdlarına ve her an değişen emellerine kalsa idi, kâinâtta anarşiden başka bir şey görülmezdi.

Lügatçe

tasadduk: Sadaka vermek. Allah rızası için fakirlere ve ihtiyaca olanlara, para veya ihtiyaca göre herhangi bir şey vermek.

tevessül: 1. Başama, girişme. 2. Allah’a yaklaştıracak iş işlemek.

ihsân: Allah’ı görür gibi ibadet etmek. Güzel bilmek. Güzel eylemek.

tevzîât: Tevziler, dağıtmalar.

You may also like...