Hayır, aslında değil
David Niven başarılı kişilerin çalışmalarına ilişkin binlerce araştırma yaptı ve sonuçlarını da “Başarılı İnsanların 100 Sırrı” adlı kitabında topladı. Bu kitapta her bir başlık altında gerçek hayat hikayelerinden örnekler bulunuyor. Gerçekten motive edici bu kitaptaki bazı başlıkları siz Kigemciler için seçtik.
Don Kişot gibi yel değirmenleriyle savaşmayın:
Düşlerimiz ne olursa olsun yine de zamanın hızla geçip gittiğini biliriz. Ailemiz, arkadaşlarımız, hatta medya bile “istediğimiz yere” ne zaman ulaşacağımız ve neden hala ulaşamadığımız Konusunda merak etmemizi, kaygı duymamızı sağlar.
Ama başarılı olmak için yaş sınırı yoktur. Sürebildiğince sürer ve istediğiniz noktaya ulaştığınızda da yaşınız uygun olmadığı için başarıyı geri çevirmezsiniz.
Yönünüzü saptayın:
Kent dışına gidecekseniz ve yolu bilmiyorsanız adresi ayrıntılarıyla yazarsınız. Yaşamınızda geleceğinizle ilgili düşüncelerinizi, hedeflerinizi ve bunları nasıl gerçekleştirmeyi planladığınız gibi konuları yazmayı düşünmezsiniz. Yaşamınızın en önemli yolculuğu söz konusu ve siz bu yolculuk hakkında hiçbir şey yazmıyor, not almıyorsunuz.
Planlarınızı, hedeflerinizi düşüncelerinizi yazarsanız onların gözünüze daha gerçekçi görünmelerini sağlamış olursunuz. İsteklerinize ve bunları nasıl elde edeceğinize ilişkin attığınız her adım bu hedefleri yakalamanız ve bir gün istediğiniz başarıyı elde etmenizde yardımcı olur.
Doğuştan kazanan kişi olunmaz, bu sonradan olur:
Dünyamızdaki en başarılı kişiler, kader kendilerine gülümsediği için başarılı olmuşlardır, değil mi ?
Hayır, aslında değil. Başarılı kişisel stratejik planlarını izledikleri için başarılı olurlar. İlerlemenin bedelinin ne olduğunu öğrenirler
Bir ev inşa etmek için öncelikle bir plana, projeye ihtiyacımız olduğunu biliriz, ama başarılı bir yaşam kurmak için de bir plana, projeye ihtiyacımız olduğunu neredeyse unuturuz.
İnsanın kendi kendini motive etmesi her zaman işe yarar:
Bir şey isteyin ve bunu olmuş gibi varsayın.
Ne istiyorsunuz? İstediğinizi elde ettiğinizi yüksek sesle söyleyin. Daha iyi bir durumda mı olmak istiyorsunuz ? olacağınızı söyleyin. Daha iyi bir iş mi istiyorsunuz ? En kısa zamanda daha iyi bir işinizin olacağını söyleyin.
Bu açıklamalar sayesinde kendimizi daha iyi, enerjik ve neşeli hissederiz. Ruh halimiz, özsaygımız, kendimize bakış açımız gelişir.
Ama ne yazık ki etkileri kalıcı değildir. İstediğimiz sonuç ortaya çıkmadığında kendimizi kötü hissederiz. Ve bir başka açıklama yaptığımızda bir önceki planımızın başarısızlıkla sonuçlanmasından ötürü yaşadığımız düş kırıklıkları yüzünden geçici bir mutluluk bile duymamız güçleşir.
Başarı insanın kendi kendini motive etmesinden ve istenilen sonuçların yüksek sesle ifade edilmesinden değil, ama dengeli ve bilgili bir çabayla elde edilir.
Yavaş konuşun:
Söyleyecek çok şeyiniz var ama bunları ifade edebilecek fazla zamanımız yok. Dolayısıyla da hepimiz söylemek istediklerimizi bir an önce söyleme eğilimi ve telaşı göstermekteyiz.
Ama iletişimin gerçek anlamı söylediklerimizin miktarı değil anlaşılabilir nitelikte olan sözlerdir. İyi konuşmacılar son derece basit ama o denli de etkili olan bir noktada uzmanlaşmışlardır: onlar diğer insanlara oranla çok daha yavaş konuşurlar.
“yapılan bir araştırma sonucu yavaş konuşan konuşmacıların hızlı konuşanlardan çok daha anlaşılabilir ve bilgili oldukları ortaya çıkmıştır”
Peterson, Cannito ve Brown, 1995
Liderlik bulaşıcıdır:
Gerçek liderler hayranlarını güçlendirir. Bu öğretme, örnek oluşturan ve diğerlerine yetki verme yoludur.
Eğer lider olmak istiyorsanız, yeteneğiniz çevrenizdekilerin başarılarıyla ölçülür.
Siz inanmazsanız kimse inanmaz:
Bazen inanmak istediğimiz bir konuda başkalarının bizi ikna etmesini bekleriz. “yapabilirim, değil mi?” diyerek karşımızdaki kişilerin bizi yüreklendirmesini isteriz.
İşin ilginç yanı, başkaları kendi kararlarına bağlı kalırlar ve bizim ne yapacağımızı değil kendilerinin bizim hakkımızda düşündüklerini öne sürerler. Bir başka deyişle, çevrenizdeki kişiler duygularınızın aynası niteliğindedirler, korktuğunuzu gösterdiğinizde korkuyu yansıtırlar ve güven duygusu gösterdiğinizde de güveni yansıtırlar.
Sizi ikna etmeleri için başkalarına güvenemezsiniz çünkü, onlarda kendileri ikna olmak için size güvenmektedirler.
alıntıdır