Category: Hikaye ve Anılar
Adam, telaşlı, öfkeli bir halde hanımına bağırıp, çağırıyordu. Babalarının sesini duyan iki çocuk ise yataklarından kalkıp salona gelmişti. Babalarının öfkesini görünce, korkmuş, sinmiş halde birer koltukta sessizce oturup kalmıştı. Adam, çocuklara, hanımın üzüntüsüne aldırmadan...
Aylin evden öylesine dolaşmaya çıkmıştı. Her zaman uğradığı mekanlara uğrayacak, belki oradan alışverişe geçecekti. Hava sıcaktı seyyar dondurmacıdan dondurma almak istedi. Dondurmayı alıp parayı verirken bir şey dikkatini çekti. Bankta oturan bir delikanlı gözlerini...
Adam akşam iş çıkışı eve gitmek üzere yola çıktı. İşyeri ile dolmuş duraklarının arası çokta uzak sayılmazdı. Paltosunun cebinden bir sigara çıkardı yaktı. Derin bir nefes çekti ve yürümeye başladı. Akşam trafiği heryer karışık,...
Belediye başkanı‚ geniş rahat makam koltuğunda huzursuzca kımıldandı. Sesine daha bir otorite katarak kapıdaki ihtiyara seslendi; -Ne istiyorsan‚ söyle amca ! -Şey‚ efendim. Benim bacaklarından özürlü bir torunum var. -Anlaşıldı anlaşıldı. Belediye aracılığıyla dağıtılacak...
Yaşlı bir Marangoz emeklilik çağı gelmişti. Patronuna işten ayrılarak artık ailesi ve torunlarıyla zaman geçirmek istediğini söyler. Bunun karşılığında patronu marangozdan son bir isteği olduğunu ve ondan son kez bir ev yapmasını istediğiniz söyler....
Japonya’da meydana gelen bir depremde kurtarma ekipleri genç bir kadının yaşadığı enkaza ulaşır. Yıkıntıların arasında kadının cesedi bulunur. Kadının enkaz altındaki pozisyonu biraz ilginçtir sanki ellerinde bir şey tutarak iş yaparken dizlerinin üzerine çokmüş...
Küçük bir kasabanın ana caddesinde iki tatlıcı vardı. Bir gün onlardan bir tanesi, kasabanın yaşlı güngörmüş adamını ziyaret ederek tatlı dükkânını kapayıp başka bir kasabaya taşınacağını söyledi. — Dükkânını niye kapatıyorsun? dedi, güngörmüş adam....
Günlerden bir gün kırlangıcın biri bir adama aşık olmuş ve adamın penceresinin önüne konup adama şöyle demiş : “Ben seni çok seviyorum, lütfen pencereyi açıp beni içeri al da birlikte yaşayalım.” Günlerden bir gün...
İkinci dünya savaşı sona ermiş, ABD kesenin ağzını açmış, ekonomisi çöküntüye giren ülkeleri Sovyetler’e kaptırmamak için Marshall planını devreye sokmuştu. Türkiye dahil 16 Avrupa ülkesine hibe şeklinde gönderilen yardımların en önemli kalemi süt tozu’ydu....
Ormanın birinde Aslanlar toplanmış. “yahu” demişler, “hesapta kralız, açlıktan öleceğiz birader. Maymuna saldırsak, ağaca kaçıyor; fillere saldırsak, fazla büyük… Ceylanlar hızlı, yetişemiyoruz; kuşa dalsak, uçuyor, eee balık yakalayacak halimiz de yok… N’aapsak? ” Bir...
Uzun yol şoförüydü babam. Yüzünü 15 bazen 20 günde bir görürdük. Hep uzaktık hep bir soğukluk vardı aramızda. Küçüklüğümde içinde babanın geçtiği anılarım yok benim. Kucağında çektirdiğim resmimde olmadı hiç. Güzel bir söz duymadım...
Tıp fakültesini yeni bitirmiş, pratisyen hekim olarak ilk görev yaptığım yere, Konya’ya bağlı bir beldenin sağlık ocağına gitmiştim. Gençtim, bekardım. Küçük bir beldeydi gittiğim yer. İlk gece bir eve misafir olmuştum. Tren istasyonunun hemen yanında...
Yavuz Sultan Selim Han devlet harcamalarında olduğu gibi şahsi harcamalarında da sadeliği ön planda tutardı. Lüks ve israfa kaçan süslü elbiseleri giymeyi sevmezdi. Süslü elbiselerin kadınlara yakıştığını düşünür ve erkeklerin böyle giyinmelerini de doğru...
1940’ların sonuna doğru Amerika’da zengin bir adamın ölümünden birkaç yıl sonra bir kadın yanında bir çocukla mahkemeye başvuruyor. Çocuğun ölen adamdan olduğunu iddia ediyor. Ölüden DNA testi yapılamayan bir dönem dünya için. Amerika hukuk...
İki arkadaş gemiyle uzak bir yere gideceklerdi. Sırtlarında da eşyaları vardı. Biri gemiye binince sırtından yükünü indirdi, üstüne oturdu. Diğeri ise indirmedi. Arkadaşı ona, “Yükünü indirsene” dedi. O da, “Ben indirmem. Benim malım kıymetli,...
19.yüzyılda Almanya nın Mülhaym şehrindeki Ren nehrinin bir yakasında Almanlar, öbür yakasında da Fransızlar oturuyordu. Fransızlar, her sene nehrin Almanlar’daki kısmına geçip mahsulün tümünü toplayıp götürüyorlardı. O sıralar, birliğini temin edemeyen güçsüz Almanlar ise buna...
Padişah vezire sormuş: -Eğitim mi önemli karakter mi? Vezir düşünmeden cevap vermiş: -Karakter padişahım. Padişah memleketin her yerine tellallar çağırtmış. -Duyduk duymadık demeyin en iyi hayvan eğiticisine yüz kese altın en iyi hayvan eğiticisi...
Cerrahın telefonu çalar, arayan hastahane sekreteridir. Buyurun sizi dinliyorum. Sayın hekim, ağır hasta var, acele bütün işinizi bırakın gelin. Geliyorum deyip hekim telaşla yola düştü. Hekimi hastahanede hastanın babası hışımla karşıladı: -Benim oğlum ölüm...
Padişah bir gün, “Bana yalan söyleyebilene bir küp dolusu altın vereceğim!” demiş. Yalancılar hemen saraya koşuşturup başlamışlar yalana; – “Bir kuş, aslanı kapıp yuvasına götürdü”. -“Bunun neresi yalan? Kuş kartaldır, arslan da kuzu kadar minik...
Kaba saba, soluk, yıpranmış giysiler içindeki yaşlı çift, trenden inip utangaç bir tavırla rektör’ün bürosundan içeri girer girmez, sekreter masasından fırlayarak önlerini kesti… Öyle ya, bunlar gibi ne idüğü belirsiz taşralıların Harvard gibi üniversitede...